Prostat kelimesi yunanca kökenli bir kelime olan “prostates” kelimesinden gelmektedir. Anlamı önde duran demektir. Prostat, erkeklerde bulunan, yaklaşık olarak 20-25 gr büyüklüğünde ( bir ceviz büyüklüğünde ), idrar kesesinin altında yerleşmiş, üreme faaliyetleri için çeşitli salgılar üreten bir salgı organıdır. Bir erkek yaşlandıkça prostatın büyümesi normaldir, ancak çok büyürse üretrayı ( idrar kanalını ) tıkayarak idrarın geçmesini zorlaştırabilir. Bu büyüme, iyi huylu prostat büyümesi ( BPH : Benign Prostat Hiperplazisi ) olarak adlandırılır.
BPH kanser değildir. Çoğu durumda, BPH ciddi bir sağlık sorunu değildir ve tedavi edilebilir bir durumdur
Giriş
Prostat kanseri kompleks bir hastalık olup, hastalığın karakteristiği, yaş, ek hastalıklar ve hastaların kişisel tercihi tedavi seçeneğini etkileyecektir. Mevcut bütün tedavi seçeneklerinin hasta ile birlikte tartışılması gerekmektedir.
Epidemiyoloji ve Risk Önlenmesi
Prostat kanseri, 2012 yılında dünya çapında tahmini 1,1 milyon tanı ile erkeklerde en sık teşhis edilen ikinci kanserdir. Özellikle gelişmiş ülkelerde, genel popülasyonun büyük bir kısmını yaşlı erkeklerin oluşturması nedeniyle önemli bir sağlık problemidir ve erken tanıyı takiben gereksiz tedavi bu hastalık için potansiyel bir risktir. Prostat kanseri için üç iyi bilinen risk faktörü mevcuttur:
- - İleri Yaş
- - Etnik Köken
- - Genetik Yatkınlık
Prostat anatomisi ve Prostat Rektal Muayene
Bir erkeğin yaşamı boyunca prostat kanserine yakalanma riski % 15, bu nedenle ölüm riski % 2.9’ dur.Genellikle 65 yaş üstünde görülen bu hastalık erken dönemlerinde hiçbir belirti vermeyebilir. Fakat tedavi edilmezse zamanla büyüyerek idrar kanalına baskı yaratabilir. Böyle hastalarda idrar yapmayla ilgili bazı şikayetler meydana gelir.
Bu şikayetler ;
- • İdrar yapma güçlüğü veya ıkınma ihtiyacı
- • İdrar yaparken yanma
- • idrarı kesik kesik yapma
- • idrar yaptıktan sonra damlama
- • İdrar akışında kuvvet azalması
- • Menide ya da idrarda kan görülmesi
- • Kasık bölgesinde rahatsızlık hissi.
- • Kasık bölgesinde rahatsızlık hissi.
- • Kemik ağrıları ( ileri evre prostat kanserlerinde kemiklere de sıçrama olması duru munda )
- • Sertleşme bozukluğu.
- • Omuriliğe metastazı (sıçraması) sonrası oluşan paraliziler (felç)
- • İki taraflı idrar yollarının tıkanmasına bağlı böbrek yetmezliği
Erkeklerin düzenli aralıklarla prostat kanseri taraması yaptırması erken tanı için önemlidir. Çünkü hastalık ne kadar erken evrede teşhis edilirse tedavisi ve sağkalım oranı o oranda artar. Tarama için kan tahlilinde PSA ( Prostata özgü Antijen ) adı verilen biyokimyasal bir parametreye bakılır ve rektal dijital muayene adı verilen bir yöntem ile prostat muayenesi gerçekleştirilir. Tanı ve tedavide geç kalınmış bazı hastalarda kanserli dokular prostat içinde sınırlı kalmayıp etraf dokulara yayılım gösterebilir. Halen önleyici düzenlemelerin Prostat kanseri riskini azaltacağına dair hiçbir üst düzey kanıt bulunmamaktadır.
Prostat Kanseri Tarama ve Tanısal değerlendirme
Prostat kanserinden genellikle parmakla rektal muayene ve/veya PSA değerlerine bakılarak şüphelenilir. Kesin tanı, prostat biyopsi örnekleri ve iyi huylu prostat büyümesi için yapılan ameliyat materyallerinde kanser olarak doğrulanması ile konur.
Hastanın yaşı ve komorbiditesi dikkate alınarak hasta için var olan uygun tedavi seçenekleri gözetilerek, ileri tanı ve evreleme çalışmasının yapılmasına karar verilmelidir.
Prostat dokusunda meydana gelebilecek herhangi bir bozulma PSA da yükselmeye neden olmaktadır. Bunlar arasında ; kanser dışında bengin prostat hiperplazisi – BPH (prostat büyümesi), prostatit (prostat iltihabı), cinsel ilişki, biyopsi, rektal prostat muayenesi, idrar yolu enfeksiyonu, idrar yolu girişimleri (sonda takmak) ve ameliyatları sonrasında yüksek çıkabilir.
Bu sebeple PSA’nın yüksekliği kanser olduğu anlamına gelmediği gibi düşüklüğü de kanseri ekarte etmek için yetersiz kalabilirProstat Prostat kanserinin tedavisi, tümörün derecesi ve tümörün evresine göre planlanır.
Erken tanı için; iyi bilgilendirilmiş, performans durumu iyi ve en az 10-15 yıl yaşam beklentisi olan erkeklerde yaklaşım ;
- • 50 yaş erkekler
- • > 45 yaş ve prostat kanseri açısından aile hikayesi olan erkekler
- • > 45 yaş Afrika kökenli Amerikalılar
Standart Prostat Biyopsisi ve Tümör Derecelendirmesi
Prostat kanseriniz olup olmadığını anlamanın en doğru yolu prostat biyopsisidir. Bununla birlikte, bir biyopsi, doktorunuzun prostatınızdan küçük doku örnekleri almak için ince bir iğne kullanmasını içerir. Bu nedenle biyopsi ancak diğer testler prostat kanseri olduğunuzu kuvvetle önerdiğinde yapılır.
Biyopsi örnekleri, kanser hücrelerini kontrol etmek için bir patoloğun mikroskop altında baktığı bir laboratuvara gönderilir.
Patolog: Patologlar, hücreleri ve doku örneklerini inceleyerek hastalıkları teşhis eden doktorlardır.
2 ana prostat biyopsisi türü vardır:
1. bir trans-rektal ultrason biyopsisi veya TRUS
2. bir trans-perineal biyopsi
Sizin için doğru olduğundan emin olmak için her prosedürün risklerini ve faydalarını doktorunuzla tartışmanız önemlidir.
PSA yüksekliğinin sebebi aydınlatılamazsa, PSA yükselmeye devam ederse veya prostat biyopsisi sonucu şüpheli olursa biyopsiyi tekrar etmek gerekebiliyor.PSA yüksekliğinin sebebi aydınlatılamazsa, PSA yükselmeye devam ederse veya prostat biyopsisi sonucu şüpheli olursa biyopsiyi tekrar etmek gerekebiliyor.
Transperineal biyopsi:
Doktorunuz transperineal biyopsi sırasında prostatı görmek için arka pasajınıza (rektum) yağlanmış bir ultrason probu yerleştirecektir. Biyopsi iğnesi daha sonra testisler ve arka geçit arasındaki deriden geçirilecektir. Transperineal biyopsi genellikle lokal anestezi altında yapılır, bu nedenle işlemden kaynaklanan herhangi bir rahatsızlığı en aza indirmek için alan uyuşturulacaktır. Ciddi enfeksiyon riskinin daha düşük olduğu düşünüldüğü için daha popüler hale geliyor.
En yaygın derecelendirme sistemi olan Gleason Skorlama Sistemi kullanılır. Prostat kanserinin davranışını kestirmeye yarar. Hastalığın saldırgan, hırçın bir hastalık mı yoksa halim selim bir hastalık mı konusunda bize bilgi veren çok önemli bir puanlama sistemidir.
Gleason skorlaması, ilk kez 1966 yılında patolog olan Dr. Donald F. Gleason tarafından bulunmuştur. Ancak günümüze kadar gleason skorlama sistemi birkaç kez değişikliğe uğramıştır. Şu an kullanılan sistem, en son 2014 yılında Uluslararası Üroloji ve Patoloji Topluluğu tarafından yapılan skorlama sistemidir.
Gleason Skoru 3+4, 4+5, 3+3=6 , 4+4: 8 terimleri özetle ;
Bu skor, prostat kanserinin risk sınıflamasını belirlenmede kullanılır . Fakat sadece bu skor değil, hastalığın TNM evresi, kan PSA seviyesi de önemlidir. Buna göre;
• Gleason skoru ≤6 ise düşük riskli prostat kanseri
• Gleason skoru =7 ise orta riskli prostat kanseri
• Gleason skoru 8–10 ise yüksek riskli prostat kanseri olarak kabul edilir.
d'amico prostate risk sınıflaması
Prostat Kanseri evrelendirme
Tümörün yayılma durumu veya prostatta sınırlı kalma durumu göz önünde bulundurulur.
- • Tümörün boyutları
- • Tümörün prostatın içindeki dokularda ya da çevresine yayılımı
- • Tümörün lenf nodlarına yayılma durumu
- • Vücudun diğer bölgelerine sıçrama durumu (metastaz)
Evre 1
Prostat kanseri, rahatsızlığın henüz sadece prostat içindedir ve çevre dokularda yayılımın tespit edilmediği dönemini ifade eder. Bu dönemde hataların PSA değerleri genellikle 10’un altında olarak tespit edilir.
Evre 2
Prostat kanseri kendi içerisinde A ve B olmak üzere 2 adet alt evreye ayrılır. Evre 2A’da kanser hala prostatın bir yarısında sınırlıdır ancak kişinin Tümörün prostatın her 2 yarısında da tespit edilmesi halinde ise evre 2b prostat kanserinden söz edilebilir.
Evre 3
Prostat kanseri prostatın çevresindeki dokulara yayılır. Genellikle lenf nodlarına, kemiklere, karaciğere ya da akciğerlere yayılım olabilir (metastaz).Prostat kanseri prostatın çevresindeki dokulara yayılır. Genellikle lenf nodlarına, kemiklere, karaciğere ya da akciğerlere yayılım olabilir (metastaz).
Not:Prostat kanserinin derecesini saptamak, uygun tedavinin uygulanması ve hastalığın seyrini takip etmek açısından çok önemlidir.
Yaş
Prostat kanserine bağlı ölümlerin ortalama yaşı 77’dir. Yapılan otopsi çalışmalarında gizli prostat kanser oranlarının klinik olarak saptanan oranların çok üzerinde olduğu gösterilmiştir. Otopsi çalışmalarında 30 yaş altı erkeklerde prostat kanser oranı %5(%3-8) bulunmakla birlikte, >79 yaş grubunda oranları %59’a kadar çıkmaktadır.
Prostat kanserine bağlı ölümlerin ortalama yaşı 77’dir. Yapılan otopsi çalışmalarında gizli prostat kanser oranlarının klinik olarak saptanan oranların çok üzerinde olduğu gösterilmiştir. Otopsi çalışmalarında 30 yaş altı erkeklerde prostat kanser oranı %5(%3-8) bulunmakla birlikte, >79 yaş grubunda oranları %59’a kadar çıkmaktadır.
Aile Öyküsü ve Genetik
Yapılan çalışmalar hastaların yaklaşık % 15’lik bir bölümünde diğer aile üyelerinin de prostat kanseri öyküsü olduğunu ortaya koymuştur. Prostat kanserinin oluşmasından sorumlu kimi gen grupları tanımlanmıştır.
Herediter prostat kanseri demek için :
a. 3 ya da daha fazla etkilenen akraba olması;
b. 2 ya da daha fazla akrabada erken(55 yaş öncesi) prostat kanseri tanısı konması olarak tanımlanabilir.
Herediter prostat kanseri olan hastalara sporadik kanserlere kıyasla yaklaşık 6-7 yıl önce tanı konur ancak tümör seyri gibi diğer konularda sporadik tümörlerden farklı seyretmezler
Prostat kanserli erkeklerin %15.6'sının test edilen genlerde patojenik varyantlara sahip olduğu görülmüştür. (BRCA1, BRCA2, HOXB13, MLH1, MSH2, PMS2, MSH6, EPCAM, ATM, CHEK2, NBN ve TP53 )
Yapılan bilimsel çalışmalarda hastalık yapan varyantlar en yaygın olarak BRCA2 (%4,5), CHEK2 (%2,2), ATM (%1,8) ve BRCA1'de (%1,1) tanımlanmıştır.
Gleason 8 veya üzeri varlığı, DNA onarım patojenik varyantları ile anlamlı şekilde ilişkili olduğu görülmüştür.
Bunların yanı sıra, obezite ve sigara kullanımı da prostat kanseri için tanımlanan risk faktörleri arasındadır.
DİYET
Dengeli beslenmenin ve düzenli fiziksel egzersiz yapmanın sizi sağlıklı tuttuğu bilinmektedir. Dengeli bir diyet, bol sebze, meyve ve lif yemeyi ve sınırlı kırmızı et, işlenmiş gıdalar, yüksek yağlı gıdalar, şeker ve alkol yemeyi içerir. Aşırı kilolu veya obez olan erkekler prostat kanseri geliştirme risklerini artırabilir.
Özellikle Çin ve Japonyadan göç eden hastalarda yapılan epidemiyolojik çalışmalar diet ve çevresel koşulların prostat kanser gelişiminde önemli etkisi olduğunu göstermiştir .Ancak birçok bilimsel çalışma ihtiyacı bulunmaktadır.
Inflamasyon ve Enfeksiyon
Kronik inflamasyonun kansere neden olduğu daha önce idrar kesesi, ösefagus ( yemek borusu ), mide ve karaciğer kanserinde gösterilmiştir. Prostat kanserinde de benzer bir sürecin olabileceği üzerine bilimsel çalışmalar mevcuttur
Prostat kanserinden şüphelenilen hastalara prostat kanserinin teşhisi için bazı ilave tetkikler yapılabilir:
Multiparametrik MR
Silindir şeklinde bir tasarıma sahip olan cihaz, sedye üzerinde hareket ederek görüntü almaya başlar.Damardan ilaç verilerek çekilen bir görüntüleme işlemidir. Çekim 30 ila 45 dakika arasında değişken bir sürede gerçekleştirilir. Multiparametrik emar tedavi sürecini önemli ölçüde etkilediğinden sık kullanılan bir yöntemdir. Çekim süresince hastalar ağrı hissetmez.
Prostat kanseri şüphesi olan hastalarda tanıyı destekleyebilecek bir görüntüleme yöntemidir. Standart yöntemlere kıyasla MR kanserli dokunun prostat içinde yerini ve kanser olasılığını yüksek doğruluk oranıyla tahmin etme ve tedaviyi yönlendirme imkanı sunmaktadır. 2014 yılında geliştirilen PI-RADS v2 (Prostate Imaging-Reporting and Data System) sınıflandırma sistemi ile MR görüntülerindeki 1 ile 5 arası sınıflandırılmaktadır (5 en en yüksek kanser şüphesi taşıyan alandır). Multiparametrik MR’da kanserli alanları daha detaylı inceleme ve raporlama imkanı sunar.
PI-RADS 1 – Çok düşük risk
PI-RADS 2 – Düşük risk
PI-RADS 3 – Orta risk (kanser açısından şüpheli)
PI-RADS 4 – Yüksek risk
PI-RADS 5 – Çok yüksek risk
Ayrıca bu MR görüntüleri hastaya prostat biyopsisi yapılırken kılavuz olarak da kullanılabilir.
MR-Ultrason Füzyon Biyopsi
Bu yöntemde hastanın daha önce çekilen multiparametrik MR görüntüleri, prostat biyopsisi yapılan ultrason cihazına aktarılarak tümörün tam yeri belirlenebilmektedir.
Füzyon biyopsi uygulaması iki yöntemle yapılabilir. Bunlardan birisi perineal bölgede ciltten girilerek yapılan transperineal yöntemdir. Bu yöntem genel veya lokal anestezi ile yapılabilir.
Füzyon biyopsi uygulaması iki yöntemle yapılabilir. Bunlardan birisi perineal bölgede ciltten girilerek yapılan transperineal yöntemdir. Bu yöntem genel veya lokal anestezi ile yapılabilir.
Diğer yöntem ise rektumdan girilerek yapılan transrektal yöntemdir. Bu yöntem de lokal anesteziyle yapılabilmektedir.
Tedavi Yöntemleri
Prostat kanserinde tedavi, hastalığa bağlı faktörler ve hastaya bağlı faktörler göz önünde bulundurularak planlanır.Hasta ile birlikte tedavi planlanır.
Prostat Kanseri Lokalize Hastalıkta Tedavi
- 1- Yerleşmiş Tedaviler:
- - Radikal Prostatektomi
- - Radyoterapi
- 2- Diğer Tedaviler:
- - Aktif izlem
- - Primer hormonal tedavi
- - Krioablasyon
- - Radyofrekans ablasyonu
- - Yüksek yoğunluklu odaklanmış ultrason (HIFU)
Prostat Kanseri Vakalarında Günümüzde Sık Kullanılan Tedavi Şekli Hangisidir?
Günümüzde prostat kanseri tarama testlerinin kullanımının artmasıyla erken evrede saptanabilmektedir. Çevreye yayılmamış erken evredeki (lokal) prostat kanserinde en sık kullanılan tedavi cerrahi tedavidir. Gereği halinde hormon terapisi veya radyoterapi ile kombine edilebilmektedir.
Aktif İzlem
Primer tedavinin kanserin ilerleyişini gösteren biyokimyasal ve histolojik belirtiler ortaya çıkıncaya kadar ertelenmesidir .
Aktif izlem uygulanabilecek hastalar;
klinik evre T1-2a,PSA 10 dan küçük biyopsi gleason skoru ≤6, 2 kor altında tutulum,korun %50 sinden azında tutulum olması.
Bekle gör (Watchful waiting)
Bekle gör (Watchful waiting)
Ertelenmiş yada semptomatik tedavi olarak bilinir. Hastalık ile ilgili bulgular meydana getiren lokal veya sistemik ilerleme bulguları ortaya çıkana kadar hastay izlemeye dayanır . Yaşam beklentisi kısa, yaşlı, hızlı ilerleyen tarzda olmayan tümörlerde uygulanabilir
Prostat Kanserinde Cerrahi Tedavi - Radikal Prostatektomi
Radikal prostatektomi prostat dışına yayılmamış prostat kanseri için uygulanan ilk tedavi yöntemidir ve 100 yılı aşkın süredir uygulanmaktadır ..
Radikal prostatektomi, prostat kanseri nedeniyle prostat bezinin ameliyat ile tamamen çıkarılmasına denir.Hastanın hemen yanındaki meni keseleri ve meni kanallarının uçları bu ameliyat sırasında çıkarılır. Bazen leğen boşluğundaki lenf bezlerinin de çıkarılması gerekebilir. Buna lenfadenektomi denir.Prostat idrar kesesinin hemen altında olup içinden idrar kanalı geçmektedir. Ameliyatla prostat çıkarıldıktan sonra idrar kesesinin ağzı ile idrar kanalı yeninden dikilerek , idrar geçişini sağlayacak ara bağlantı sağlanmış olur.
Artan yaş ile birlikte prostat kanseri dışında nedenlerle ölüm de arttığı için radikal prostatektomi 10 yılı aşkın yaşam beklentisi olan hastalara uygulanmalıdır.
Robot Yardımlı Radikal Prostat Ameliyatı;
Robotik cerrahinin sağladığı daha büyük görüntü, robot kollarının insan elinin giremediği alanlara girmesi ve ameliyat sahasının daha kansız olması gibi avantajlardan dolayı, kanserin kontrol edilmesinde robotik cerrahi, açık ve laparoskopik cerrahi yöntemlere göre daha iyi sonuç vermektedir.
Robotik cerrahinin sağladığı daha büyük görüntü, robot kollarının insan elinin giremediği alanlara girmesi ve ameliyat sahasının daha kansız olması gibi avantajlardan dolayı, kanserin kontrol edilmesinde robotik cerrahi, açık ve laparoskopik cerrahi yöntemlere göre daha iyi sonuç vermektedir.
Ameliyat sonrası dönemde idrar kontrolünü sağlama için geçen süre yine laparoskopik ve açık cerrahiye göre daha çabuk olur.
Prostatın her iki yanında bulunan sinirler robot yardımlı prostat amelyatında daha iyi korunabildiği için cinsel bozukluklar ve sertleşme sorunları diğer amelyat yöntemleriyle kıyaslandığında nispeten daha az .
Robot Yardımlı Prostat Kanseri Ameliyatının Komplikasyon ( olabilecek durumlar ) Nelerdir?
Prostat dokusunun bulunduğu anatomik yerleşim, ereksiyonu ve idrar tutmayı sağlayan damar sinir paketi çok yakındır.
- İdrar kaçırma
- Sertleşme kaybı
- İdrar yapmakta güçlük
Robotik cerrahi ile prostat ameliyatındaki asıl amaç prostatın geride kanserli doku bırakmayacak şekilde çıkarılmasıdır.
Robotik Cerrahide Ameliyatı Robot mu Yapar ?
Toplumda ameliyatı cerrah mı yapar ? Robot mu yapar ? sorusu dolaşmaktadır.Robot yardımlı cerrahın yaptığı bir ameliyattır. Robotik cerrahi, Da Vinci adı verilen bir robotun hasta üzerine uygun şekilde yerleştirilmesi ve bu robotun kollarının, konsol cerrahı tarafından, konsol adı verilen kontrol ünitesinden yönlendirilmesi ile gerçekleştirilen bir ameliyat şeklidir. Genel prensipleri laparoskopik cerrahiye benzemektedir.
Kamera sisteminin yanı sıra ameliyat sırasında kullanılan cerrahi enstrümanlar da çok fonksiyonel bir yapıya sahiptir. Robotik Cerrahi Robotun kollarına bağlı bu enstrümanlar, insan el bileği ve parmak hareketlerini taklit edebildiği gibi çok daha geniş açı ile dönüş yapabilme ve titreşimsiz çalışma özelliğine sahiptirler. Böylece ameliyat sırasında komplikasyon ihtimali aza inmekte, kan kaybı azalmakta ve ameliyat süresi kısalmaktadır.
Açık prostat ameliyatlarında operasyondan sonra geç iyileşme süresi, uzun süre hastanede kalış, yara enfeksiyonu riski ve büyük bir yara izi bu cerrahinin hasta adına zorlukları olarak sayılabilir.
Cerrahi alanın darlığı sebebiyle el hareketlerinin yetersiz kalması ve iyi bir görüş alanının sağlanamaması sebebiyle ameliyat sürelerinin uzun olması ve komplikasyon oranlarının artması ise cerrahi ekip adına sayılabilecek zorluklardır.>
Ameliyat sonrası ise ağrıda azalma, iyileşme süresinin kısalması, ilerleyen dönemde cinsel fonksiyonların kaybı ve sürekli idrar kaçırma gibi sosyal yaşantıyı büyük ölçüde etkileyen sağlık problemlerinin azalması gözlemlenmektedir.
Robot yardımlı prostat amelyatlarında böylece prostat dokusu tamamen çıkarılmakla birlikte sertleşmeyi ve idrar kontrolunu sağlayan yapıları da koruyarak hastaya ameliyat sonra dönemde konfor sağlamaktadır.
Prostat ameliyatından sonra dikkat edilmesi gereken hususlar nelerdir?
- • Sert zeminlere oturulmamalıdır.
- • Kabız kalınmamaya dikkat edilmeli.
- • Acı ve baharatlı yiyeceklerden uzak durulmalı.
- • Uzun süreli oturulmamalı.
- • Ağır kaldırılmamalıdır.
- • Uzun ve yorucu faaliyetlerden uzak durulmalı.
- • İstirahat etmeye dikkat edilmeli.
Radyoterapi ( Işın Tedavisi )
Radyoterapi hastalığın radyasyon kullanılarak tedavi edilmesidir.Radyasyon ışınlarının genellikle fotonların değişik alanlardan direkt olarak prostat ve çevre dokulara verilmesiyle yapılır. İdrar kesesi ve rektumda radyasyon hasarını en aza indirmek için, radyasyon ışınlarını prostat üzerine odaklayan bir bilgisayar içeren 3-boyutlu konformal radyoterapi geliştirilmiştir (3D-CRT) . 3D-CRT’nin daha gelişmiş formu olan, yoğunluğu ayarlanmış radyasyon tedavisi (IMRT) ile geometrik olarak ulaşılması zor bölgelere yeterli miktarda radyasyon verilebilmektedir
Radyoterapi, cerrahi yöntemlere benzer şekilde lokal bir tedavi yöntemidir; etkisini de, yan etkisini de uygulandığı yerde göstermektedir. Lokalize prostat kanserinde radyoterapi, küratif bir tedavi yöntemi olarak kullanılmakla beraber, prostat komşu organlarına (lokal ileri) ve uzak organlara yayılmış (metastatik) hastalarda da palyatif (ağrı gibi şikayetlerin giderilmesine yönelik) ya da tümör yükü azaltma amaçlı tedavi olarak kullanılabilir.
Radyoterapinin ( Işın Tedavisi ) Yan Etkileri Nelerdir?
Radyoterapinin yan etkileri genellikle ilk günlerde değil, ilerleyen günlerde, doz arttıkça başlar.
Genel yan etkilerden bazıları ciltte irritasyon (rahatsızlık) ve yorgunluk hissidir. Prostat kanserinde kullanılan radyasyon tedavisi, erektil disfonksiyona (sertleşme bozukluğu) ve inkontinansa (idrar tutamama) sebep olabilir. Bunun dışında da sık idrara çıkma hissi ve idrarda kanama görülebilecek bazı durumlardır.
Kemo-Hormono Terapi
Prostat kanserinin ilerlemiş safhalarında hastalık prostata sınırlı kalmayarak komşu dokulara ve uzak organlara yayılmış olarak tespit edilebilir. Hastalığın bu safhasında cerrahi yöntemler yetersiz kalacağından ilaç tedavileri tercih edilir.
Prostat dokusu erkeklik hormonu testosterona duyarlı bir organ olduğundan, hastalığın bu safhasında testosteron etkisini engelleyen ilaçlar (anti-androjen) kullanılır. Bu tedaviye hormonoterapi (hormon terapisi) denir.
Bu tedaviye yanıtsız olan veya direnç kazanan hastalara ise kemoterapi planlanır. Bu şekilde ileri evre prostat kanseri olan hastaların da yaşam sürelerinin uzatılabildiği bilimsel çalışmalarla ortaya koyulmuştur.
Yüksek yoğunluk odaklı ultrason (HIFU)
HIFU çalışma mekanizması; ultrason dalgalarıyla doku arasındaki ilişkiye bağlı olarak ısının oluşturulması, yüksek basınç,kavitasyon kabarcıkları ve sonunda nekrozu ( hücrlerin ölümü ) ile dokuyu yıkan serbest kimyasal radikallerin oluşması şeklindedir. Bu durum için günler, bazen de aylar gerekebilir. HIFU enerjisi gerekirse tekrarlanabilir. Tedavi genel yada spinal anestezi altında, prostat volümüne bağlı olarak 1-4 saat arasında yapılır
Bu tedavide prostat hacmi 40cc’nin üzerinde olmamalıdır.Hastaların çoğuna birkaç gün üretral kateter yada suprpubik ( göbek altından ) kateterizasyn gerekir. HIFU genellikle iyi tolere edilir.En sık görülen yan etkisi aniden idrara sıkışmadır (%20). Diğer yan etkiler; erektil disfonksiyon( sertleşme sorunu ), inkontinans ( idrar kaçırma ) , üretral ( idrar kanalı ) darlık ve ağrıdır.
Kriyoterapi
Kriyoterapi, testisler ve rektum arasındaki deri yoluyla prostata ince iğneler sokulmasını içerir. Yerleştirildikten sonra tümör(ler)i dondurarak içerideki kanser hücrelerini yok eder. Genellikle sadece erken evre prostat kanseri olan erkeklere verilir.
Birkaç tümörünüz varsa veya prostatın küçük bir bölgesine verilirse tedavi tüm prostata verilebilir. Her iki yöntem de genel anestezi veya spinal anestezi altında yapılır.
Prosedür sırasında, bir ultrason probu yavaşça rektuma geçirilir. Prob, doktorunuzun tümörleri daha net görmesine ve iğnelerin doğru yerleştirildiğinden emin olmasına yardımcı olmak için prostatın ultrason görüntülerini üretir.
Kriyoterapi özel bir tekniktir ve tüm hastanelerde bulunmaz. Bazı ülkelerde, kriyoterapi klinik bir araştırmanın parçası olarak mevcut olabilir.